Journers Grubu Üyeleri:

Burak Yeşildurak

Metin Akdülger

Mehmet Can Erdek

Efe Türkoğlu

Röportaj Yazarı/Tasarımı:

Özge Yavaş

Röportaj Sayfaları

Röportaj Metni

Öncelikle röportaja katılmayı kabul ettiğiniz için şimdiden her birinize çok teşekkür ederim. Çok severek dinlediğim bir müzik grubusunuz ve şuan sorularımı yanıtlayacak olmanız benim için inanılmaz bir onur ve inanılmaz bir mutluluk. Yapmış olduğunuz müzik, Türk müziğinde bizim dönemin pek fazla aşina olmadığı bir tür ve aslında bu boşluğu doldurarak müziğin devamını sağlıyor. Bu bizim için gerçekten çok kıymetli. Müzik kariyerinizin dışında aslında her biriniz kendi mesleğinde de çok başarılı insanlarsınız. Daha önce birçok röportajınızı okumuş ve sohbetlerinizi dinlemiş biri olarak ben bu röportajda müzik kariyerinizden çok devam ettirmekte olduğunuz mesleklerden, ilgi alanlarınızdan, ortak noktalarımızdan biri olan Bursa’dan ve benim gibi lise öğrencilerine verebileceğiniz tavsiyelerden bahsetmek istiyorum. Bunun okula gidemediğimiz, geleceğimizle ilgili kaygılarımızın olduğu bu dönemde bize bir umut ışığı, bir rehber olabileceğini düşünüyorum. Umarım sizin de keyif aldığınız bir röportaj olur.

Aslında yeni oluşmuş bir müzik grubusunuz. 2019 yılının başlarında Burak Yeşildurak ve Metin Akdülger olmak üzere 2 kişiyle ‘‘Döngüm’’ şarkısıyla başlamış olduğunuz Journers yolculuğuna kısa bir süre sonra Mehmet Can Erdek de dahil oldu. Aslında bu grup lise yıllarında başlayan bir dostluğa dayanıyor. Şuanda sonuncusu ‘‘Yok mu?’’ şarkısı olmak üzere 6 adet şarkınız bulunuyor. Ve son olarak grubunuza Efe Türkoğlu da katıldı. Anladığım kadarıyla bizi yakın zamanda yeni şarkılar bekliyor.

Burak Yeşildurak

Journers grubunda gitar, vokal, klavye ve prodüksiyon gibi birçok yerinde yer alıyorsunuz. Metin Akdülger’in bir röportajınızda bahsettiği gibi size grubun kalbi de diyebiliriz. Aynı zamanda şarkıların kapak tasarımını da sanat yönetmeninizin desteğiyle kendiniz tasarlıyorsunuz. Tabi bunda endüstriyel tasarımcı kimliğinizin de büyük bir rolü var. Birçok başarılı tasarımınız var, ayrıca Lampeti Lightning adında bir dış mekan aydınlatma şirketinde genel müdürlük yapıyorsunuz.

Mesleğinize nasıl karar verdiniz, bu yolda ilerlemek istediğinizi ne zaman fark ettiniz?

Burak Y. : Mesleğime lise son gibi karar verdim. Çizim ve hayal gücü olarak yetenekli olduğumu düşünen ailem bu konuda bana destek oldu. Üniversite 1’de tamam olay budur dedim. İnsan üniversitede hiç bilmediği bir duruma ve ortama giriyor. Buraya alışıp tadını almaya başlayınca kararınızı doğrulamış oluyorsunuz. Sonuçta lisede insan; kendime bir yol çizdim, kararım bu demesi çok da mantıklı değil. İçine girip olaydan ve durumdan tat aldığınız zaman ilerlemek istediğinize karar veriyorsunuz. Ondan önce ki ruh hali daha ‘çok ne oluyor yahu?, nerdeyim ben?’ gibi Bir alışma evresi.

Tasarımlarınızda nasıl bir çizgide ilerlemeyi tercih ediyorsunuz? (minimal, şık, absürt gibi)

Burak Y. : Çoğunlukla absürt başlarım her şeye, karmaşık ve çok renklidir fikirlerim. Sonrasın da tasarımın gerektirdiği duruma göre taslağı sadeleştirebildiğim kadar sadeleştiririm. Genelde minimal bir şey çıkar ortaya. Şu ara minimal çizgiler ile bohem tarzı karıştırmayı seviyorum.

Mesleğinizin büyük bir kısmını da yaratıcılık ve üretkenlik oluşturuyor. Siz bunları nasıl koruyorsunuz veya tükendiğinizi düşündüğünüzde üretkenliğinizi arttırmak için neler yapıyorsunuz?

Burak Y. : Yaratıcılık konusunda tükendiğimde aklımı beslerim. Genelde arkadaşlar ile buluşup ortam ve sohbet değişikliğine giderim. Bazen insan tasarım yaparken kendi fikirlerine hapis oluyor. Dışarı çıkıp kafa değişikliği yapmak, yeni bir şeyler ile ilgilenmek aklınız besliyor.

Mesleğinizin sizi en çok zorlayan kısmı nedir/nelerdir?

Burak Y. : İletişim kısmı. Bende zorlu biriyim fakat bazı muhatap olduğum müşteriler gerçekten iletişim konusunda çok zayıf oluyor. Onları açıp niyetlerini anlayana kadar gereksiz zaman harcadığımı düşünüyorum.

Sizi mesleğinize en çok bağlayan şey nedir?

Burak Y. : Yaratıcılığa açık olması. Düşündüğünüz bir şeyin gerçekleşmesi gerçekten sizi uyarıyor!

Sizce başarının sırrı veya kaynağı nedir?

Burak Y. : Bilemiyorum. Başarı göreceli bir kavram biraz. Ne desem bilemedim.

Bu soru benim size kendi merakım için sorduğum bir soru olacak. ‘‘İstiyorum Elbet’’ şarkısını dinlerken şarkının kapağındaki plak kapağının hafif katlanmasına benzeyen silik bir yuvarlak olduğu dikkatimi çekti. Sonra diğer şarkıların kapaklarına da baktığımda belli belirsiz onlarda da olduğunu fark ettim. (Bunun şarkılarınızı plak haline getirmek istemenizle alakalı olduğunu biliyorum.) Böyle küçük detayları fark etmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Çok zekice yerleştirilmiş bu fikir kimin fikriydi?

Burak Y. : Benim fikrimdi. Sound olarak şarkılarımızın mix-mastering aşamasında da kirli bir soundu tercih ediyoruz. Bunu yaparken eski gözüksün retro olalım biz gayesinde değiliz aslında. İcra ettiğimiz müziğin yıpranmış, daha doğrusu yıllanmış olması bir tasarım sürecinin eseri. Böyle olması bizim üstümüzde de dinleyenlerde de bir imge çağrıştırıyor bu hoşumuza gidiyor. E tabi görsel tasarım sürecinde de bu yıllanmışlık etkisini kullanmak kurumsal çizgimizin yansıması.

NOT: Ayrıca ‘‘Yok Mu?’’ şarkısının kapağındaki barkot numarasında doğum günlerinizin olması da dikkatimde kaçmadı.

Burak Y. :Bu da Mehmet Can’ın fikriydi.

Müzik sizin için bir tutku ve artık bir taraftan da yeni bir meslek kimliğiniz haline geliyor. Peki müzik dışında ilgilendiğiniz başka bir alan, boş zamanınız olursa yapmaktan keyif aldığınız bir aktivite var mı, varsa nedir/nelerdir?

Burak Y. : Boş zamanlarımda genellikle kitap okurum, eskiden yoğun bir şekilde spor da yapardım fakat şu ara fazla vakit bulamıyorum. Bir de arkadaşlarla buluşup eğlenip gülmek en büyük aktivitem, beraber vakit geçirmekten oldukça keyif alıyorum. Ayrıca yatmadan önce Spotify’da oluşturduğum uyku listelerim var bu listelerim için şarkı seçmek oldukça keyifli.

Metin A. : Her dakika insanın potansiyelini geliştirdiği ve bunu paylaşabildiği bir çağda yaşıyoruz. Neredeyse günden güne gerçeklik algımız değişiyor. Bütün bu değişimlerin içinde meslekler ve tanımlar da değişiyor. Benim fikrim, insanın araçları ve bilgisiyle daha başka bir yaşam formuna evriliyor olduğu yönünde. Bu durum sanatçılar için de geçerli, ben hikâye anlatmayı seven biriyim ve anlatımım çeşitlendikçe sevgim daha da artıyor. Bu yüzden, içinde olduğum dönemin gerçeklerine uyum sağlıyorum diyebilirim. Yazmam gerekirse yazıyorum, çizmem gerekirse çiziyorum, söylemem gerekirse söylüyorum… gibi.

Mehmet Can E. : Boş zamanlarımda genelde film veya dizi ile geçiyor; ama izlerken bile gitarım hep kucağımda oluyor. Şuanki dönem nedeniyle canlı konser izleyemediğimiz için Youtube’tan konserleri çok izlerim. Bu aralar yeni keşfettiğim “The Classic Rock Show” izliyorum.

Efe T. : Aslında pek boş vaktim olmuyor, planlı programlı olmayı seviyorum ve zaman ayırmak istediğim şeylere o an bende yarattığı heyecan ve isteğe göre zaman ayırıyorum. Profesyonel işim ve Journers dışında müzik konusunda araştırma yapmak yeni şeyler bulup dinlemek hoşuma gidiyor, genellikle kafamı boşaltmak için oyun oynuyorum.

Bildiğim kadarıyla hepiniz Bursa’da doğup büyümüş kişilersiniz. Peki Bursa’da en sevdiğiniz, vakit geçirmekten zevk aldığınız yer ve varsa pek kimsenin bilmediği ama görülmesi gerektiğini düşündüğünüz yer neresi? (Örneğin bir röportajınızda Çokran Plak’tan bahsetmiştiniz. Aslında merkezi bir yerde olduğu halde benim bilmediğim bir yerdi.)

Burak Y. : Biz arkadaşlar ile genelde kendi keşfettiğimiz bir tepeye gidiyoruz. Bu tepe Sonsuzluk Neymiş Dostlar’da anlatılan yer. Üstünüzde kocaman bir gökyüzü, arkanız orman, önünüz uzanabildiğince deniz. Genelde doğada vakit geçiririz. Bursa’da vakit geçirdiğimiz yer genelde evlerimiz, doğa dışında pek bir yere gitmiyoruz.

Metin A. : Liseden beri birkaç kişi bildiğimiz rotalar var, daha çok ağaçlık ormanlık doğa hükümdarlığında yerler. Ama söylemek istemem, Bursa bu konuda çok avantajlı bir yer ama, keşfedilmemiş çok güzel yerleri var.

Mehmet Can E. : Eskiden dershaneden çıkıp arkadaşlarımla Altıparmak’ta stüdyoya gider saatlerce çalardık. 911’di sanırım stüdyonun adı ordan “Tek Kristal”de patates ekmek ordan da playstation oynamaya giderdik. Bursa’nın o dönemini çok seviyordum ben. İnegöl Pasajında tshirt veya CD bakmaya gittiğim dönem..

Efe T. : Doğada vakit geçirmekten keyif alıyorum özellikle pandemi sonrasında. Bakacak, Alaçam, Dağyenice bölgeleri keyif aldığım yerler. Pandemi öncesinde de evde vakit geçirmekten hoşlanıyordum şuanda da.

Sevdiğiniz, okumamızı tavsiye ettiğiniz bir kitap ve izlememizi tavsiye ettiğiniz bir film veya dizi nedir? (Tercihinize göre birden fazla da olabilir.)

Burak Y. : Chirstophe Galfard’tan Evren Avucunda kitabını tavsiye ederim. Kitap genel olarak mikro kozmostan makro kozmosa, evrene hükmeden yasaları inanılmaz akıcı bir dille anlatmış. Film olarak da gerilim severler için Nefesini Tut isimli filmi önerebilirim, oldukça gerici bir film.

Metin A. : En tavsiye etmek isteyeceğim kitap Joseph Campell Kahramanın Yolculuğu olur hep. Joseph Campell’ın anlatımından hikayeleri, rüyaları ve Dünya’yı tanımak size güzel bir bakış açısı verebilir. Tavsiye edeceğim dizi de “Normal People” olabilir.

Mehmet Can E. : Ben Christopher Nolan’ın yönettiği filmleri çok seviyorum: Batman, Insception, Interstellar, The Prestige.

Efe T. : Kitap konusunda Micheal Ende-Momo, dizi olarak da benim keyif aldığım şeylerden ikisi Person of Interest ve Inside No:9, film ise Seven’ı öneririm.

Nasıl bir lise dönemi geçirdiniz, nasıl bir öğrenciydiniz? Lisedeki derslerle eğlence arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz veya kurabildiniz mi?

Burak Y. : Ben lise de ortalama bir öğrenciydim. Genelde eğlenceye vakit ayırırdım. Resim çizer, müzik yapardım. Arkadaşlarla buluşup kısa ve saçma filmler çeker, komedi içerikli animasyonlar yapardık.

Metin A. : Ben liseye kadar çok ilgisiz bir öğrenciydim, hatta daha ileri gideyim.. Okuldan nefret ederdim. Çok kuvvetli bir kelime nefret yanlış olmasın. İlkokulum Özel İnal Ertekin’den hayatım boyunca nefret ettim, ederim. Ohhh. Lisede değişti okulum ve Tan Lisesi oldu okulum. Yeni kurulmuş orta seviyede bir kolejdi ve İnal’da yaşadığım korkunç tecrübeden sonra orası bana çok iyi geldi. Yeşil’le orada arkadaş olduk. Mehmet Can’ı ilk orada tanıdım. Açıkçası, ben ders ve eğlence dengesini tutturabiliyordum ama eğlenmeyi akademik başarıya baştan tercih etmiş biriydim.

Mehmet Can E. : Lisede veli toplantılarında genelde çok iyi bir çocuk ama derslerinde biraz daha gayret etse çok iyi olacak tarzda biriydim. 45 ten 2 veya 55 ten 3 ile geçen ama sosyal olarak çok aktif olan biriydim.

Efe T. : 4 senelik lise hayatımın ilk 2 senesi müzik dolu geçti, o zamanlar başka bir grubum vardı bol bol cover yapıyorduk. Son 2 sene ise sadece ders çalışarak geçti malum eğitim sistemi sizi buna doğru sürüklüyor, yarış içerisindeydik.

Benim gibi lise düzeyindeki öğrencilere verebileceğiniz tavsiye ne olur?

Burak Y. : Hayal kurun, araştırın, olası riskleri belirleyip, gerçekleştirmek için adımlar atın. Çok sıkıcı oldu değil mi? Merak etmeyin hiçbir zaman planınıza sağdık kalamıyorsunuz. Hayat çok değişken.

Ve eğlenmeyi unutmayın. Şuanki öğretim sisteminin ve dönemsel zorlukların farkındayım. Öğrenciler çok fazla zorlukla karşılaşmakta. Üretkenliğimi nasıl koruyorum sorusunda bahsedeceğim gibi, insanın bir şeyler yapabilmesi için kafasını beslemesi gerekir. Ben bu kafa dağıtma sürecini eğlenmek, sevdiğim şeyleri yapmak olarak belirledim. Öğrenim sürecinde geçirilen yoğun çalışma saatleri insanı biraz karartıyor. Tavsiyem çıkın eğlenin. Ben öyle yapardım.

Metin A. : Basit şeyleri öğrenmekten korkmayın diyebilirim. Basit ev işleri, beslenmenizi kendi başınıza halledebilmeniz gibi. Hayatta başarılı olmak, geleceğinizi garanti altına almak gibi laflar duyardım ben hep okurken. Açıkçası çok boş kalıplar bunlar, hayatta öyle ya da böyle sonunda tek güvenmeniz gereken varlığınız kendinizsiniz. Bunun için merak ettiğiniz ve ilgilendiğiniz şeylerle çok vakit geçirmeye çalışın derim.

Mehmet Can E. : Hayat, testlerde karaladığınız 5 şıktan daha fazlası.. Şuan odaklandığınız şeyler ne kadar çok fazla net yaptığınız ama aslında ileride kendinize kattıklarınız önemli oluyor. Sosyal, kültürel veya gündem olarak ne kadar çok birikim katarsanız kendinize ilerisi için o kadar dolu olabilirsiniz.

Efe T. : Kendinizi ifade edebilmek için bir yöntem keşfetmeye çalışın müzik, dans, spor ya da teknoloji gibi odaklanabileceğiniz, size keyif veren ama aynı zamanda değer yaratabileceğiniz bir şeyi bulabilmek için deneme yanılma ya da odaklanmak farkındalığınızı arttırabilir.

Metin Akdülger

Journers grubunun vokalinde ve basgitarda yer alıyorsunuz. Aynı zamanda çok başarılı bir oyuncu ve tiyatro yazarısınız. Ben Journers grubunu sizin sayenizde tanıyanlardanım. Böyle başarılı ve güzel bir iş ortaya çıkardığınız ve bizi Journers’la tanıştırdığınız için size teşekkürlerimi sunuyorum. Gerçekten çok başarılı bulduğum, işini severek yapan, karakterlerine yüzeysel olmadan kendinden katarak derinlik kazandıran ve çok severek takip ettiğim bir oyuncusunuz. Aynı zamanda bir tiyatro yazarısınız. Okuduğunuz bölüm ise siyaset bilimleri ve uluslararası ilişkiler.

Neden bu bölümde okumayı tercih ettiniz?

Metin A. : Öncelikle güzel sözlerin için teşekkür ederim. Ben akademik kariyer konusunda çok ilgili olmadım ve hep hikayeler, oyunlar içinde bir hayat diledim çaktırmadan. Üniversite okumak için okudum ben. Bir iş için üniversite okumadım o sebeple o dönem benim için kendimi keşfedip sınırlarımı öğrendiğim bir zamandı. En sınırsız ve özgür olabildiğim alanın oyunculuk olduğunu okurken tecrübelerimle öğrendim diyebilirim.

Üniversitenin üçüncü yılında Yıldız Kenter’den ders almaya başlamışsınız. Sizi oyunculuk ve tiyatro yazarlığına yönlendiren ne oldu?

Metin A. : Yıldız Kenter’den ders alabilmek ve asistanı olarak ondan bir şeyler öğrenebilmek benim için çok büyük bir şanstı. Ruhu ışık olsun, sanırım bana bu işe adım atmamda en güven veren isim Yıldız Kenter olmuştu.

Yaratıcılık ve üretkenlik sizin mesleğinizde de (özellikle tiyatro yazarlığı) önemli bir yer tutuyor. Siz bunları nasıl koruyorsunuz veya tükendiğinizi düşündüğünüzde üretkenliğinizi arttırmak için neler yapıyorsunuz?

Metin A. : Bu biraz da çalışma ve ilgilenme meselesi. Yaratıcı olmak, merakla ve hayatı keşfederek yaşayarak oluyor sanırım. Ne zaman tıkandığımı hissetsem o sıralar hayatımda keşfettiğim merak ettiğim şeyleri yüzüstü bırakmış olduğumu fark ediyorum. Bazen çevrenizdeki yakınlarınız arkadaşlarınız da yaratıcılığınızı çok etkileyebilir. Hayatınızda enerjinizi ve merakınızı dalgacılığıyla, saygısızlığı ve bencilliği ile emen insanlar elbet vardır, onlara dikkat edin derim.

Mesleğinizde sizi en çok zorlayan şey nedir/nelerdir? Örneğin hayat verdiğiniz karaktere bir dönem boyunca adapte olmanız gerekiyor; kendi karakteriniz, kendi doğru ve yanlışlarınızla karakter arasındaki dengeyi sağlamak zor olmuyor mu?

Metin A. : Benim seçtiğim hayatın en zorlayıcı olan kısmı tamamen kaygan bir zeminde belirsiz bir iş düzeni içinde yaşamam. Bu insanın sürekli hazır ve istekli olması gereken bir hayat tarzı. Açıkçası bazen bu konuda denge yakalamak pek kolay olmuyor.

Sizi mesleğinize en çok bağlayan şey nedir?

Metin A. : Hayat. Çok beylik oldu ama, hayatın her anında hikayeci insan için gidilecek bir yol vardır. Ben yolda olmayı seviyorum sanırım, o yüzden bağlanıyorum mesleğime.

Sizce başarının sırrı veya kaynağı nedir?

Metin A. : Ben başarı lafını hiç sevmiyorum, ve bir sırrı ya da kaynağı olduğunu düşünmüyorum. Merak ve ilgiyi sebatla birleştirmek diyeyim, sanki çok önemli bir şey demiş gibi olsun.

Mehmet Can Erdek

Journers grubuna 2 ay gibi kısa bir süre sonra dahil oldunuz ve grubun gitarında yer alıyorsunuz. Sizin katılmanızla gruba yeni bir ses, yeni bir ruh da dahil olmuş oldu. Ayrıca Valeo şirketinde ‘‘PG Commodity SQA Engineer’’ konumunda bulunuyorsun. Ben araştırmam sonucunda Yazılım Kontrol Güvencesi Mühendisi olarak çevirdim. Aslında bizim pek alışık olmadığımız bir mühendislik dalı.

İş tanımınız ve sorumluluklarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz?

Mehmet Can E. : Mesleğimin tam açılımı Product Group Commodity SQA Eng kısaca Ürün grubu bazlı tedarikçi kalite mühendisiyim. Tedarikçi firmalara gidip, kalite standartlarına uygun üretim yapıyorlar mı diye denetleme yapıyorum ve proje kalite konularında dokumantasyon çalışmaları yapıyorum. Kısaca tedarikçiden alınan parçanın uygun olmasını sağlıyorum.

Bu konuma gelene kadar hangi bölüm veya bölümlerde okudunuz? Hangi eğitimleri aldınız?

Mehmet Can E. :Özel Tan Lisesi’den mezun oldum ve ilk senemde üniversiteyi kazanamadım. Öncü Dershanesine gidip ikinci yılımda Doğu Akdeniz Üniversitesi Endüstri Mühendisliği (ing) bölümünü kazandım. Mezun olduktan sonra otomotiv kalite sistemleri eğitimleri aldım. Yaklaşık 6 yıldır otomativ sektöründe çalışıyorum.

Her meslekte olduğu gibi mühendislikte de üretkenlik önemli bir taşıyor. Siz bunu nasıl koruyorsunuz veya tükendiğinizi düşündüğünüzde üretkenliğinizi arttırmak için neler yapıyorsunuz?

Mehmet Can E. : Üretkenlik için öncelikle bilgi birikimi gerekiyor. Çok fazla standart veya teknik bilgi okuyorum, araştırıyorum. Yeterli tecrübe ve bilgi birikimin olunca o zaman yeni fikirler gelmeye başlıyor aklına, daha iyi daha efektif nasıl olabilir? Şuanki durum en iyi durum mu? Hep aklına nasıl? Soruları geliyor.

Sizi bu mesleğe yönlendiren ne oldu, mühendisliğe nasıl karar verdiniz?

Mehmet Can E. : Benim ailem, dayım, yeğenlerim, teyzelerim hep mühendis; bizde aile mesleği gibi bir şey. O neden ile aslında başka bir iş olmadı hiçbir zaman aklımda. :)

Mesleğinizin sizi en çok zorlayan kısmı nedir/nelerdir?

Mehmet Can E. : Otomotiv sektorü stresli; en çok zorlanan faktör stres oluyor. Burda müzik hayatım devreye giriyor, o zaman ertesi güne daha sağlıklı başlayabiliyorum. Beni sıfırlıyor.

Sizi mesleğinize en çok bağlayan şey nedir?

Mehmet Can E. : Yeni teknolojileri, üretim processlerini öğrenebiliyorum. Masa başı olmaması ve teknik açıdan çok geliştirmesi beni mesleğime bağlayan şeyler aslında.

Sizce başarının sırrı veya kaynağı nedir?

Mehmet Can E. : Çok çalışmak, disiplinli, planlı ve en önemlisi iletişim olarak kuvvetli olmak.

Efe Türkoğlu

Journers grubuna davulda yer alarak yeni dahil oldunuz, öncelikle size hayırlı olsun demek istiyorum. Bundan önceki şarkılarda yoktunuz ama ben yakında gelecek olan şarkılarda olmanızı, Journers’a katılmanızla yeni bir enstrümanın dahil olmasını heyecanla bekliyorum. Sizin asıl mesleğiniz endüstri mühendisliği ve ayrıca bu sene İtalya’da Master eğitimine başlamışsınız.

Bu koşullarda Master eğitimi nasıl devam ediyor, siz de online eğitime geçtiniz mi?

Efe T. : İlk olarak çok teşekkür ederim heyecanınız için. Evet lisansım endüstri mühendisliği ilk yüksek lisansım işletme üzerineydi konum Endüstri 4.0’dı fakat biraz daha dijitalleşme üzerine çalışmak istediğimi keşfettim.

Veri bilimi üzerine 2.masterımı yapmak için 2020 başında İtalya’ya taşındım sonra pandemi başlayınca Türkiye’ye geri döndüm. Dijitalleşmeyi dibine kadar yaşayıp yüksek lisansın çok büyük birçoğunu online gerçekleştirdim şuan tez aşamasındayım. Genel olarak pandemi sürecinden sonraki yeni çalışma normallerine alışma konusunda güzel bir demo oldu bana.

Mesleğinize nasıl karar verdiniz, sizi endüstri mühendisliğine yönlendiren ne oldu?

Efe T. : Sistemsel bakış açısına sahip olmak istiyordum. Babam beni bu konuda yönlendirdi sağolsun. Onun sayesinde tercih ettim.

Efe T. : En önemli kaynak zaman bence. Hangi sektörde hangi iş kolunda çalışırsanız çalışın, harcamak zorunda olduğunuz ve geri alamayacağınız kaynağınız zaman. Zaman yönetimi çok hassas ve kıymetli. Bir konuya uzun uzun odaklanmıyorum, genellikle Pomodoro tekniğiyle çalışıyorum. Enerjimin düştüğünü hissettiğim anda kafamı dağıtmak için araştırma, bol bol okuma, müzik ya da oyuna vakit ayırıyorum.

Mesleğinizin sizi en çok zorlayan kısmı nedir/nelerdir?

Efe T. : İnsan bilgisayar arasındaki iletişimi sağlamak.

Sizi mesleğinize en çok bağlayan şey nedir?

Efe T. : Veri ile uğraşmak. Verinin hikayesini okuyabilmek.

Sizce başarının sırrı veya kaynağı nedir?

Efe T. : Sürdürülebilirlik ve akılcı çalışmak (çok çalışmak değil).

Sizinle röportaj yapma fikri aklıma gelince bile çok heyecanlanmıştım, kabul mailinizi alınca ne kadar heyecanlandığımı ve ne kadar mutlu olduğumu tarif bile edemem. Bu röportajı, soruları hazırlamak bile bana inanılmaz bir keyif verdi. Sizin gibi başarılı insanların birleşip böyle güzel bir iş, güzel bir müzik ortaya koyması, inanın, bize de kendi hedeflerimize giderken zevk aldığımız, keyif aldığımız diğer alanları bırakmak zorunda olmadığımıza, iki işinde bir arada gidebileceğine dair bir umut ışığı oldu. Sizin gibi işine önem verip güzel işler çıkaran insanların varlığı bizleri çok mutlu ediyor. Sizin de eklemek istediğiniz, bahsetmek istediğiniz düşünceler varsa ekleyebilirsiniz.

Burak Y. : Çok teşekkür ederiz.

Metin A. : Çok teşekkür ederim bizimle röportaj yaptığın için. Umarım cevaplarımız seni tatmin etmiştir. Siz de iyi ki varsınız. Şu garip zamanları atlatalım ilk Bursa performansımıza bekleriz.

Mehmet Can E. : Emeklerin için çok teşekkür ederiz, umarım önündeki gelecek planladığın ve istediğin doğrultuda gider. Pandemi dönemi bittiğinde konserlerde görüşmek üzere…

Efe T. : Umutsuzluğa kapılmayın, pandemi gibi olasılığı düşük gibi gözüken şeyler bile başınıza gelse üretmekten kendinizi alıkoymamaya çalışın. Yaşınızın, durumunuzun önemi yok her durumda bir şeyler ortaya koyulabilir. Bunun yollarını bulabilmek önemli. Son olarak benim hayatımda felsefik olarak ele almaya çalıştığım Star Wars’tan bir sözü paylaşmak isterim “Yapın ya da yapmayın, deneme diye bir şey yok”-Master Yoda. Sevgiyle ve müzikle kalın.

Journers Grubu Üyeleri:

Burak Yeşildurak

Metin Akdülger

Mehmet Can Erdek

Efe Türkoğlu

​

Röportaj Yazarı/Tasarımı:

Özge Yavaş

Röportaj Sayfaları